Konu #4: Sermayesiz Başlamak Bootstrapping ve İlk Faturayı Kesmek
Sermayesiz nasıl başlanır? Bootstrapping, ilk faturayı kesmek, nakit akışı oluşturmak ve yatırımcıya ihtiyaç duymadan işinizi büyütmenin pratik yollarını keşfedin.
Startup dünyasında tehlikeli bir illüzyon var! Sanki bir fikriniz olunca yapmanız gereken ilk iş, takım elbise giyip yatırımcı kovalamakmış gibi... Hemen ilk düşündüğümüz şey parayı nereden bulacağız!
Size acı bir gerçekten bahsedeyim. Yatırımcılar fikirlere para vermez. Yatırımcılar, işleyen bir çarka, dönen bir tekere, yani “kanıtlanmış başarıya” para verir. Cebinde henüz bir fatura bile olmayan, sadece PowerPoint sunumuyla gezen girişimcilerin %99’u kapıdan eli boş döner.
Peki, sermaye olmadan nasıl başlayacağız? Cevap, girişimcilik literatürünün en havalı ama en “emekçi” teriminde gizli. Bootstrapping.
Türkçe mealiyle “Kendi yağında kavrulmak.” Ya da daha havalı bir tabirle “Öz kaynakla büyüme sanatı.”
Bu derste, size başkasının parasını harcamanın konforunu değil, kendi paranızı kazanmanın disiplinini anlatacağım.
Nedir Bu Bootstrapping? (Bağcıklı Ayakkabı Teorisi)
Terim, İngilizce “Pulling yourself up by your bootstraps” (Kendi ayakkabı bağcıklarından tutup kendini yukarı çekmek) deyiminden gelir. Anlamı basittir dışarıdan fon almadan, kendi birikiminle ve kazandığın parayı işe yatırarak büyümek.
Dünyanın en büyük şirketlerinden bazıları (Mailchimp, GoPro, GitHub) yola böyle çıktı. Şirketlere bak. Şu an her biri kendi alanında dev.
Neden Yatırımcı Yerine Bootstrapping?
Patron Sizsiniz Yatırımcı aldığınız gün, artık patron siz değilsinizdir. Hesabını vermeniz gereken bir yönetim kurulu vardır. Bootstrapping’de ise direksiyon %100 sizdedir (ya da bir önceki konuda işlediğimiz ortalık sanatı ile ekibinizde ve sizde diyelim.
Odaklanma Yatırım aramak, tam zamanlı bir iştir. Sunum hazırla, toplantıya git, ret ye, tekrar dene... Bu sürede ürününüzü kim geliştirecek? Bootstrapping sizi ürüne ve müşteriye odaklar.
Değerleme Şirketinizi henüz yolun başındayken (değersizken) yatırımcıya açarsanız, %20 hisseyi komik bir rakama verirsiniz. Ama şirketiniz para kazanırken masaya oturursanız, kuralları siz koyarsınız.
Parasız Başlamanın Altın Kuralları
Eğer bankada milyonlarınız yoksa, “Zengin gibi harcayıp fakir gibi kazanamazsınız.” Tam tersini yapmalısınız.
Hizmet Satın, Ürünü Finanse Edin
Bu benim en sevdiğim stratejidir. Diyelim ki hayaliniz, dünyanın en iyi “Proje Yönetim Yazılımını” (SaaS) yapmak. Ama yazılımcı tutacak paranız yok.
Yanlış Yol: Kredi çekip yazılımcı tutmak.
Bootstrapping Yolu: Önce bildiğiniz işi yapın. Danışmanlık verin, web sitesi tasarlayın, logo yapın. Buradan gelen “sıcak parayı”, hayalinizdeki ürünün geliştirmesine aktarın. Buna “Hizmetten Ürüne Geçiş” denir.
Ofis Tutmayın (Lütfen!)
Neredeyse 2026 yılındayız. İşe başlar başlamaz havalı bir plaza katı tutmak, sekreter almak, pahalı mobilyalar döşemek... Bunlar “girişimcilik tiyatrosudur”. Evinizin salonu veya bir Starbucks köşesi sizin ofisinizdir. Sabit giderlerinizi (Burn Rate) ne kadar düşük tutarsanız, o kadar uzun süre hayatta kalırsınız.
Barter (Takas) Ekonomisini Kullanın
Paranız yoksa, yeteneğiniz var. Web sitesine mi ihtiyacınız var ama yazılımcıya paranız mı yetmiyor? “Ben senin markanın kurumsal kimliğini tasarlayayım, sen de benim web sitemi kodla.” İlk aşamada cepten para çıkmadan iş halletmek, bir sanattır.
Kutsal Amaç! İlk Faturayı Kesmek
Girişimciliğin en büyük kırılma anı, şirketi kurduğunuz gün değildir. İlk faturayı kestiğiniz gündür.
Neden biliyor musunuz? Çünkü o an, birisi size; “Senin yaptığın iş o kadar değerli ki, cebimdeki parayı sana veriyorum” demiştir. Bu, dünyadaki en büyük Doğrulama (Validation) kanıtıdır.
Taktikler
Mükemmeli Beklemeyin Ürününüz %100 bitmedi mi? Olsun. %70 haliyle satın. Gerekirse eksik kalan kısımları manuel (elinizle) yapın ama satışı gerçekleştirin.
Erken Erişim İndirimi “İlk 10 müşteriye %50 indirim” diyerek nakit akışı (Cash Flow) sağlayın. O para, sizin can suyunuzdur.
Konu 1’de fikir testlerinde ön siparişi ufaktan işlemiştik. Fikriniz yeterince iyi olursa bu konuda zorluk yaşamazsınız.
Danışmanlık verdiğim girişimcilere hep şunu söylerim Yatırımcı parası “borç” gibidir, omuzlarınıza yük bindirir. Müşteri parası ise “ödül” gibidir, doğru yolda olduğunuzu gösterir.
Bir başka yol da eğer mevcut bir maaşlı işiniz varsa, “Ben istifa edip girişimci olacağım” diye gemileri yakmayın. Akşamları ve hafta sonları çalışarak, kendi işinizden maaşınız kadar kazanana kadar “Hibrit Girişimci” olarak devam edin. Bu size hata yapma lüksü verir. Aç kalan girişimci, panik yapar ve hatalı kararlar verir. Tok girişimci stratejik düşünür.
Evet arkadaşlar, Girişimcilik 101 serimizin sonuna geldik. Bu 4 konu da şunları cebimize koyduk
İlhamı bekleme, problemi bul. (Konu 1)
50 sayfa rapor yazma, Kanvas kullan. (Ders 2)
Artık “işin iskeletini” kurdunuz. Ama bir sorun var... Şirketiniz var, ürününüz var, faturanız var. Bunlar aklınızda tamam! Ama kimse sizi tanımıyor.
Ruhunuz yok.
Renginiz yok.
İnsanların size aşık olmasını sağlayacak o büyü eksik.
İşte şimdi sahneye “Marka” çıkıyor.
Şu andan itibaren, işin mutfağından çıkıp vitrinine geçiyoruz. “Marka Yaratma 101” bölümü başlıyor. Logonuzdan isminize, renklerinizden kurumsal ses tonunuza kadar, bir işletmeyi nasıl bir ”Lovemark”a dönüştüreceğinizi konuşacağız.
Ama bütün bu konuları okuyup bölümü tamamladıysanız fikirlerinizi benimle paylaşın ki burada olduğunuzu bileyim. Sitemizde öyle yorum bölümü vs. yok. Doğrudan soru, görüş ve önerilerinizi bana e-posta ile iletebilirsiniz.
Sırada…
Çok eğlenceli bir bölüm var.
Konu #5: Logonuz Markanız Değildir: Kurumsal Kimlik Gerçekleri
Konu #5: Logonuz Markanız Değildir: Kurumsal Kimlik Gerçekleri
Benim en sevdiğim kısıma geldik. İşinizi planladınız, pek çok şey kafanızda netleşti ve heyecanlısınız. İlk yaptığınız şey ne oldu? Muhtemelen bir grafik tasarımcı bulmak (ya da çook daha kötüsü bir yapay zeka aracına girmek) ve “Bana havalı bir logo yap” demek.



