Zor Zamanlarda Markayı Korumak
Bir markayı yaratmak onu ayakta tutmaktan daha kolay olabilir. Eğer girişimcilik yolculuğunda sorunlar yaşadığın bir dönemdeysen, unutma ki yalnız değilsin.
Zor Zamanlarda Markayı Korumak yeni bir marka yaratma çabasından daha zordur. Bu bilince sahip bir girişimci olarak seni neler beklediğini, bu sorunların üstesinden nasıl gelebileceğini ya da aklına ilk gelen hataların neler olabileceğini düşünelim. Birçok markanın hayal edilme aşamasında bulunmuş biri olarak bu yazıya bazı önemli ipuçları bırakmak istiyorum.
Her şey çok iyi giderken bile, kabul etmeniz gereken birkaç şey var. Markalaşma yolculuğu dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir. Bunu zaten defalarca duymuş ya da tecrübe etmiş olabilirsiniz. Peki -Dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir! ne anlama geliyor? Özetle siz artık sorunların dışında kalamazsınız anlamına geliyor. Yani artık herhangi biri olarak, fikirlerinize, tecrübenize ve görüşlerinize başvurulmuyor. Bizzat savaş meydanına inmeli ve orada yapılması gereken ne varsa her şeyi yapmalısın anlamına geliyor. Bu nedenle bu kalıplaşmış gerçeği bilmek yeterli değil. Bu gerçeği tamamen kabullenerek benimsemek gerekiyor. Her şeyin çok iyi gittiği zamanlar bittiğinde bu kabulleniş mutlaka işe yarayacak.
Bir işletmeyi zor zamanlarda korumak ve kurtarmak ile bir markayı bu tür zamanlarda ayakta tutmak arasında büyük farklar var. İşletmeyi korumak için birkaç ticari karar alabilirsin. İşin mutfağında bazı değişiklikler yapabilir, personel azaltma, fiyat politikalarında değişiklik, giderleri kısmak, borçlanmak gibi hamleler ile işletmeni minimum zararı alacak şekilde optimize edebilirsin. Ancak iş markanı koruma noktasına geldiğinde, biraz daha zor kararlar vermen gerekir. Çünkü markalaşma, duygusal bağlantılar içerir. İnsanların hafızalarında ne şekilde kaldığın ile doğrudan alakalıdır. İşletme ve marka arasındaki farklar yazımda bu konuyla ilgili önemli noktalara temas etmiştim. Şimdi gelelim zor zamanlarda markanız için yapabileceğiniz iyiliklere.
Kendinle İlgilenmeyi Bırak
Bu tür dönemlerin en büyük zorluğu kişisel problemlerin ve ticari problemlerin bir arada olması. Çok şanlı değilsen, etrafındaki kimse senin iş dünyadaki krizler için kendi beklentilerinden vazgeçmez. Özel hayatındaki sorumluluklar, ilişkilerin, beklentiler sihirli bir şekilde duraklatılmaz. Böyle durumları anlatırken -her şey üst üste geliyor! dememizin sebebi bu. Normal şartlarda olduğu gibi tahammül seviyen yüksek değildir. Sorun çözme yeteneklerini ve konsantrasyonunu başka yere kullandığın için yorulmuşsundur. Bu tür dönemlerde bir seçim yapman gerekir. Özel hayatında birkaç şey hariç erteleyebileceğin tüm sorunları ertele. Sağlık, birinci dereceden aile problemleri dışında kendinle ilgili her şeyi bir süreliğine erteleyip markaya odaklanmalısın.
Enerjinin tümünü markalaşmanın önüne geçecek ya da markana zarar verebilecek unsurları yok etmeye harca.
Duygusal Kararlar Verme
Doğamız gereği bazen gardımızı indiriyoruz. Duygusal kararlar verebiliyoruz. İş dünyasında ne yazık ki bu tür kararlar hep üzücü sonuçlar doğurur. Zor zamanlarda markayı korumak için bu tür kararlardan uzak durmalısın. Kendini bir süper bilgisayar gibi düşün. İnsani tüm özelliklerini bir kenara bırakarak, en mantıklı olanı bulmaya çalış. Alacağın kararlarda artıları, eksileri ve yanılma payını hesapla. Bir personel ile yolunu ayırman gerekiyorsa ayır. Bir ekibi dağıtman gerekiyorsa dağıt. Zor kararlar alman gerekiyorsa al. Çünkü duygusal olarak aldığın her kararın sorumluluğu yalnızca senin üzerinde bir yük oluşturur. Üstelik bazı durumlarda bedelini birden fazla kişi ödeyebilir. Bu nedenle kalbi, kibirleri, arzuları, duyguları, zayıflıkları olmayan bir makine gibi düşünmelisin.
İstikrar, Direniş ve Tekrar ve Tekrar
Nasıl göründüğün, dün gece neler yaşandığın, işe giderken uğraştığın şeyler önemli değil. Sadece yapılması gerekeni yap. Daha da önemlisi, hatta bu yazının en önemli cümlesi; Yapılmasını gerekeni, her koşulda yap!
Biz kültürel olarak bahaneler bulmayı seven bir toplumuz. Hatırla, ilk okuldayken elektrikler kesik olduğu için ödevini yapamayan bir arkadaşın olmuştur. Genlerimizde bazı bahanelere yaslanmayı seven küçük bir çocuk olabilir. Ancak başarılı bir girişimci olarak tüm koşulları masumca düşünülmüş birer bahane gibi değerlendir ve şartlar ne olursa olsun asıl yapman gereken şeye odaklanıp o bahanelerden uzak dur.
Dayanıklı ol, ne demiştik bir makine gibi, bir süper bilgisayar gibi. Sorunlar karşısında markanın değerlerinden vazgeçme. Direnç göster. İstikrar markanın en önemli araçlarından biridir.
Gerçekçi Olalım
Aranızdan birisi şöyle diyor olabilir. -İyi güzel söylüyorsun ama üç gün sonra ödemem gereken bir ton borç varken bunları nasıl yapacağım? daha ciddi sorunlarım var! Evet, çok haklısın. Bu yazının bir diğer amacı da bu çok ciddi sorunların tekrarlanmaması. Yani bunları yapabildiğin zaman, ödemelerin için endişelenmeyeceğin, zor zamanlarda kendini koruyabilen güçlü bir markan olacak. Bir sonraki zor zamanlar için güçlü bir yatırım tavsiyesi gibi düşünebilirsin. Üç gün içinde çözmen gereken sorunu çözerken de neleri elden bırakmaman gerektiğini artık biliyorsun. Seni çok sıkıştıran çok zorlayan şeyler karşında marka değerlerini korumak güç. Ancak vazgeçmemen gereken şeylerin olduğunu farkında ol.
İyi Bir Markanın Sorunlarını Kimse Bilmez
En azından güncel sorunlarını. Büyük markaların geçmişte yaşadığı bazı sorunlar bir belgesel niteliği ya da haber niteliği taşıdığı için yıllar sonra paylaşılabilir. Ancak günümüzde var olan ve başarılı, büyük marka diye nitelendirdiğimiz hangi markanın güncel sorunlarını biliyoruz? Sorunlar konusunda dışarıya kapalı olun. İçeride sizin yaşadığınız sıkıntıları sadece çok yakınlarınız ve hatta mümkünse yalnızca siz bilin. Sizinle çalışanlar, işbirliği yaptığınız kişiler bile yaşadığınız sorunun boyutunu ve detaylarını bilmemeli. Bu sizin markanızı da doğrudan koruyan bir ipucu. Çünkü işlerin daha da kötü olmasını, sorunlara bir yenisinin eklenmesini istemeyiz.
İnsanlar batan bir gemiyi önce kendileri terk etmek isterler. (Titanik batarken keman çalan adam değillerse.) İşbirliği yaptığınız kişiler iş dünyalarında duygusal kararlar vermeyerek doğru olanı yapıyorlarsa bu sizden vazgeçmeleri anlamına gelir. Bu nedenle kapalı bir kutu olmakta fayda var.
Zor zamanlarda markayı korumak, yeni bir marka yaratmaya çalışmaktan çok daha zordur. Vazgeçemeyeceğiniz değerleri yazın. Hedeflerinizi yazın ve her gün bu hedefleri okuyarak güne başlayın. Nasıl göründüğünüz önemli değil. İstikrarlı şekilde hedefinize odaklı ve yapılması gerekeni yapan biri gibi görünün. Kararlar almaktan çekinmeyin. Markanızın çıkarlarını gözetmeyi bırakmayın. Bunu sürekli tekrarlayın. Zor zamanların sonunda eskisinden daha güçlü bir marka ile yola devam etmenin keyfini yaşayacaksınız. Marklaşma yolculuğunuzda fayda sağlayacağımı düşündüğünüz konular için bana yazmaktan çekinmeyin.
Bir başka yazıda görüşmek üzere. Bu tür içerikler için e-posta adresinizle ücretsiz abone olabilirsiniz.