Bir İp İki Cambaz
Gece yarısı ekspresinden sevgilerle, modern iş dünyası ve sosyal ilişkilerde menfaat uğruna dün dediğini bugün unutanlar için küçük bir not.
Omurga.
İnsan anatomisinin en büyüleyici parçası.
Bizi dik tutmaya yarıyor. Ama gelin görün ki, modern iş dünyasında ve sosyal ilişkilerde bazıları için omurga, “gerektiğinde çıkarılıp vestiyere asılabilen” bir aksesuardan ibaret.
Hepimiz tanıyoruz onları.
Sabah kahvesini içerken “asla” dediği ilkeye, öğle yemeğinde “belki”, akşam yemeğinde ise -hesabı ödememek uğruna- “tabii ki” diyen o muazzam bukalemunları.
Biraz mesleki benzetme yapıyım, bizden bi şey katıyım sevgili okurlarım.
Onlar için hafıza, işlerine gelmeyenleri sildikleri bir “hard disk”, vicdan ise sesi kısılabilen bir “arka plan müziği”dir. Dün yüzüne tükürdüğü adamın, bugün elini öpmekten çekinmezler. Ve en acısı ne biliyor musunuz? Bunu yaparken yüzleri bile kızarmaz; buna “profesyonellik” derler, “strateji” derler, “konjonktür gereği” hatta bazıları için “zeki” denildiğini bile duydum.
“Amaca Giden Her Yol Mübahtır” mı gerçekten?
Niccolò Machiavelli, Prens kitabını yazarken bu kadar çok prens adayının ortalıkta dolaşacağını tahmin etmemiştir eminim.
Bu karakterlerin en büyük yeteneği, çıkarları söz konusu olduğunda kendi geçmişlerini inkar edebilme kapasiteleridir.
Onlar için “dün” yoktur, sadece “menfaat dolu bir bugün” vardır. Bir projeyi kapmak, bir koltuğa oturmak ya da sadece biraz daha “onaylanmak” uğruna, en yakınlarını bile bozuk para gibi harcarlar.
İşin ahlakı mı?
O, onlar için sadece LinkedIn profillerinde yazdıkları süslü bir kelimedir. Sonuç odaklı olmakla, “sonuç için her şeyi yok saymak” arasındaki o ince çizgiyi çoktan aşmışlardır.
Onlar, başarının merdivenlerini tırmanırken, basamak olarak kullandıkları insanların omuzlarına bastıklarını unuturlar.
Eskiler “İnsan biriktirmek” derdi.
Ne zarif, ne derin bir tabir.
Ama bahsi geçen şu bizim “cambazlar” için denklem çoktan bozuldu. Onlar para biriktirmeyi, network (ağ) yapmayı, kartvizit toplamayı “insan kazanmak” sanıyorlar.
Oysa bilmiyorlar ki; cepleri dolarken masaları boşalıyor. Etraflarındaki kalabalık, onları sevdikleri için değil, “şimdilik” onlara ihtiyaçları olduğu için orada. Işıklar kapandığında, unvanlar gittiğinde, o menfaat ipi koptuğunda yanlarında kim kalacak? Hiç kimse.
Çünkü güven, tek kullanımlık bir kibrit gibidir. Bir kere yaktınız mı, o ateşi bir daha harlayamazsınız. Tükürdüğünü yalayanın midesi geniş olabilir ama toplumun hafızası -sanılanın aksine- o kadar da unutkan değildir. O leke, en pahalı İtalyan takım elbisenin üzerine bile yapışır kalır.
Yerçekimi diye bir gerçek var.
Bu tipler hayatı bir sirk, kendilerini de o sirkin yıldız cambazı sanırlar.
Sürekli yalanların, kurguların, “idare etmelerin” üzerinde dengede durmaya çalışırlar.
Seyirci alkışlıyor sanırlar ama seyirci aslında düşecekleri anı bekliyordur.
Çünkü fıtrat değişmez; karakter, kriz anında belli olur ve eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.
Atasözü ne güzel söylemiş: “Bir ipte iki cambaz oynamaz.”
Ama günümüzün o kaypak zemininde asıl mesele, ipin üzerinde iki kişinin olması değildir. Asıl mesele şudur: Bir ucunda “Haysiyet”, diğer ucunda “Menfaat” olan o incecik ipte, cambazlık yapmaya çalışıyorsunuz.
Fakat unuttuğunuz bir şey var.
O ip, o kadar ağırlığı taşımaz. Ya ip kopar, ya cambaz düşer.

